27 Nisan 2007 Cuma

Elektrik faturası

Çocuk yapma arzusunda olan bir çift varmış. Kocası eve gelince kadın büyük bir sevinçle
-"Kocacığım biliyormusun tam bir ay geciktim, yarın doktora gidip hemen testleri yaptıracağım" demiş
Ertesi gün olmuş. Bu arada elektrik faturasını da yatırmayı unutmuş olsalar ki eve elektrik idaresinden bir memur gelmiş.
-"Hanımefendi tam bir aydır geciktiniz" demez mi?
Bizim ki tabi şok olmuş bir şekilde :
Neee!!! Siz nerden biliyorsunuz olamaz böyle bir şey" demiş.

Memur: "Ama hanım efendi bizdeki tüm kayıtlarda tam bir ay gecikmeli olduğunuz görülüyor"
Kadıncağız şok olmuş bir şekilde "Tamam durumu kocama anlatacağım o sizinle görüşür" demiş ve akşam olmuş,
kadının kocası eve gelmiş.
Kadın olup bitenleri kocasına anlatmış.
Tabi ki adamda bu duruma sinirlenmiş.
Ertesi gün sabah elektrik dairesine durum hakkında bilgi almak için memurun yanına gelmiş.
-"Kardeşim dün bizim eve kadar gelip karıma tam bir ay geciktiğimizi söylemişsin, bu ne küstahlık, hem siz nerden biliyorsunuz bütün bunları" demiş.
Memur
-"Beyefendi bu bizim işimiz, her şey bizim sayemizde oluyor ve biz burada yapılan her şeyin kaydını tutuyoruz ve sizin resmi kayıtlarınızda elimizde ve geciken bir ay için bize borçlusunuz" demiş.
Adamcağızda sinirli bir şekilde
-"Ya ödemezsek ne olur?"
Memur:
-"Mecburen kesmek zorunda kaliriz"
-"Neeeee !!!!!!!" "Peki ya sonra"
-"O zaman hanımefendi mumla idare etmek zorunda kalir"

spermler konuşursa

*.pardon yumurta ne tarafta?
-şurdan sağa döncen sora sola sora düz
-saolun teşekkür ederim
-rica ederim...(keh keh nasıl da kandırdım)

*.- ulan zevki onlar alsın çileyi biz çekelim hayat mı bu?
- bölücülük yapma da koş git dölle şu yumurtayı !

*.-olm ben çıkıyorum
-lan manyak herif üzülüyo işte bekle 2 dakka da kıza mahcup olmasın.

*.- bu ne lan?
- durex marka prezervatif.
- hastır.. lan ama dur şurdaki delik değil mi? niye kimse hareketlenmiyor bre?
- yapamayız, firmayla sözleşmemiz var.

*.-önce kadınlar ve çocuklar!
-saçmalama muhittin.

*.-daha cok var mi?
-oglum yeni gectik bademcikleri

*.-abi bi saattir iş üstünde bizimki yine de çıkmak istemiyor canım pek ne iş mınagoim yaa??
-hepimiz öyleyiz geciktirici kullanmıştır yine bu adi

*.oral seks! oral seks! geri dönün!

*.-yumurtayı buldum!
-üzüm o salak! midedeyiz..

*.- ikimiz de kazanabiliriz.!!
- ok anlaştık, tek yumurta ikizi mi olsun çift yumurta mı?

*.- hemşerim yumurtalığa nasıl gidilir? tarif eder misin?
- abi beni takip et.

*.-scream for me brazil! screeaaaammm for me istanbul!
-abi birakalim geçsin... maiden falan diyor, bağiriyor, adim bruce olacak diyor, eddie diyor korkunç şeyler anlatiyor, ürktüm ben bundan... elleşmeyelim o doğsun insanlar uğraşsin...

*.- abi biz napiyoruz?
- bilmiyorum. ama icgudulerim yuvarlak ve yumusak her kureye kafa ile gir diyor.

*.(egitim)
- eveeet cocuklaaar, iste bu yilan gibi kivrilan yollardan gidecegiz ve yumurtaya ulasacagiz.. yolda duseni kaldirmak yok.. herkes kendisinden sorumludur.. ilk giden kazanir diye bisey de yok..
- neden?
- o kismi bende anlamiyorum.. kadin iste.. ilginc bisey..

*.-televizyoncu arkadaşlar rica etti, tam dışarı fırlarken hep beraber "maraba televole" diye bağıracağız, tamam mı?

*.- lan niye kosuyonuz olm biri bana soylesin
- abi ne bileyim icimden geliyor

*.- cikarin beni burdaaaeeaan, cikmak istiyorum dedim, cikariiiiiiiiiaaaan!
- lan olm dur adam toplantida napiyosun!
- 5 tane mini etekli kadinla toplantimi olur uelllaaaaan delirttiniz lan beniieeaaa

disarida
- mahmut bey klimayi acalim mi, baya bi terlediniz siz
- biraz ara verebilir miyiz toplantiya, ben bi izin...
- ay tabi.. 10 dakka yeter mi?
- fazla biley

25 Nisan 2007 Çarşamba

adult izlerken telefon çalarsa...+

alo, naber?
- iyiyim bitanem, sen nasılsın ?
- naapıyodun ?
- hiiiç, bi film izliyodum öylesine.
- adı ne ?
- bilmiyorum ki yabancı bi isim. kadın temalı avrupa filmlerinden biri işte.
- sanat filmi yani.
- tabii tabii alman ..... vurum öhhööö öhöö alman dışa vurumculuğunun izlerini taşıyor işte. böyle gölge oyunları karakterlerin ruh dünyasını ifade ediş biçimi falan... ilginç.
- konusu ne ?
- ya işte erkek egemen bi dünya. kadınları sürekli eziyolar. konuşturmuyolar. ne zaman bi laf söyleyecek olsalar hemen ağızlarına tıkıyolar. işte böyle dayatmacı bi toplum, zorlanan kadınlar vs.
- düzen eleştirisi yani ?
- tabii canım bi görsen, düzen düzene...
- ........................
- .........................
- allah belanı versin necmi yine alman pornosu seyrediyodun di mi ?
-----------------------------------------------------------------------


------------------------------------------------------------------------

--allo!naber aşkım?
--iyiyim aşkım,sen?
--nedir bu sesin allasen nefes nefese kalmışsın!
--spor yapıyorum gülüm.bi kaç kilo fazlam var. o bab da!!
--o arkadan gelen sesler ne öyle!!
--hem arkadan hem önden!!!gelmezmi ses? adamın iflahını keser bu spor!!
--nası yani?
--şöyle yani ...hem önden göbekten,hem arkadan kalçadan kilo fazlam var..hem önden hem arkadan vermem gerek yani!!!
---bişey anladıysam arap olayın.alooooooooooo!!!!o çığlık sesi nedir?ne haltlar karştırıyosun sen!!!
--çığlık şey aşkım kilo düşürüyorum ben.hani böbrek taşı düşürürsün ya öyle bi şey ..sancılı oluyo tabi biraz!!!
--var sende bi haller...geliyorum şimdi oraya!!!
---gerek yok hayatım ben geldim şimdi zaten.ohh!!!
--------------------------------------------------------------------------

zırrr
+alo(oy oy oy ne furuyo be)
-alo sefgilim nbr
+(o ne öyle yarım dünya gibi bee)
-alooo kamil ordamısın
+hıhı burdayım(oh evet evet)
-iyi yaşadığına sevindim
+hıı(ohhhşşş)
-kamil sölesene bişeyler
+kimi aramıştınız
-ebeni aradım kamil
+aa alo aşkım sen misin?
-yok ben dayınım
+dayı mı? oo dayı hemen atla gel süper bir film buldum
-allah canını almasın kamil,yine porno izliyon dimi
+(hasttir )a alo dayı sesin gelmiyo
------------------------------------------------------------------------

aloo
- hayatım ne biçim ses
+ nefar aşkım sesimde
- boğuk
+ yok canım sana öle gelmiş
- sen ne haltlar yiyosun sen
+ ne haltı aşkım flim seyrediyordum
- ne filmiymiş o
+ korku
- bu saatte
+ niye ne varki saatte
- bu saatte korkumu seyredilir saat 2 (öğlen) sen çekil bakim kenara
+ nasıl yani
- çekil tv nin önünden talat
+ aşkım tv nin önünde değilim ki
- peki yeni aldığımız plazma tv'in önünde duran 1,80 boylarında 55-60 kilo civarındaki siyah saçlı kim
+
- aynı sana benziyoo ses ver
+ aşkım sen nerdesin ki
- kafanı arkaya çevir nerde olduğumu görürüsün
+ valla aşkım boynum tutulmuş çeviremiyorum
- tabi sen pornoları izle boynun dışında başka bir yerinde tutulucak ben tutulmasını sağlıycam
+ aaaaaaaaaaa aşkım sen nezaman geldin (mıçtık)
- flimin en heyecenlı yerinde
+ neresiki en heyecanlı yeri
- şu garip sesleri çıkarmaya başladığın yeri
+ ben nezaman anahtar verdim sana hiç hatırlamıyorum
- dün verdin gerçi şimdi geri alabilirsin
+ neden kalsaydı sende
- yok artık bu evde bir işim kalmadı eşyelerımı alıp gidecem
+ aslıııııııııııııııııııııııııııı offf beee
çaaat

Mangal mevsimi

Mangal mevsimi yakında başlayacak ! Bu vesileyle, alışılagelmiş mangal seremonisini hatırlayalım dedik.
Mangal : Bu aktivite esnasında, bir erkeğin gerçek mutfak hünerine tanıklık ederiz. Bir erkek, mangal başına geçmek için gönüllü olduğunda, aşağıda detaylandırılan bir seri olay yaşanır:
ERKEK

1. Erkek mangalı ve mangal kömürünü çıkartır.
KADIN
2. Kadın ızgarayı temizler.
3. Kadın bakkala gider.
4. Kadın kasaba gider.
5. Kadın fırına gider.
6. Kadın salatayı ve sebzeleri hazırlar.
7. Kadın pişirilecek etleri hazırlar.
8. Kadın, etleri bir tepsi üzerine, gerekli malzemeler, baharatlar, vs ile dizer.
9. Kadın temiz ızgarayı ve hazırladığı tepsiyi, mangalın başında elinde birasıyla dikilen adama getirir.
10. Adam etleri ızgaranın üzerine yerleştirir.
11. Kadın içeri geçip, masayı hazırlar.
12. Kadın sebzelerin pişmesini kontrol eder.
13. Kadın tatlıyı hazırlar.
14. Kadın tekrar dışarı çıkar ve kocasına etin yanmakta olduğunu haber verir.
15. Adam çok pişmiş eti ızgaradan alır ve kadına verir.
16. Kadın tabakları çıkartır, masaya dizer.
17. Adam içkileri doldurur.
18. Kadın masayı toplar, kahve hazırlamaya gider.
19. Kadın kahve ve tatlı ikram eder.
20. Yemekten sonra, kadın masayı toplar.
21. Kadın gider bulaşıkları yıkar, mutfağı toparlar.
22. Adam mangalı olduğu yerde bırakır, çünkü içinde hala yanan kömürler vardır.
23. Adam karısına bugün mutfak işi yapmamaktan dolayı mutlu olup olmadığını sorar.
24. Karısının şaşkın bakışları karşısında, kadınları mutlu etmenin imkansız olduğu kararına varır.

10 erkek 1 KADIN

11 kişi bir helikopterden sarkan halata asılıdırlar. 10 erkek ve bir kadın. ip herkesi taşıyacak kadar güçlü olmadığı için içlerinden birinin ipi bırakması gerektiğine karar verirler. Yoksa hep beraber düşecektirler. Bu kişinin kim olacağına karar veremezler ama o anda kadın çok etkileyici bir konuşma yapar. Tamamen gönüllü olarak ipi bırakabileceğini söyler.Çünkü bir kadın olarak, kocası için, çocukları için ve aslında genelde erkekler için her şeyi bırakmaya alışık olduğunu söyler,hem de karşılıksızca hikayesini bitirir bitirmez,tüm erkekler onu alkışlamaya başlarlar.... ve sonuçççç..

Seni seviyorum...








Ne kadar kolaydır “Seni Seviyorum”u söyleyebilmek.. Ne kadar kolaydır karşımızdakinin gözlerinin ta derinliklerine bakarken bu sözü fısıldayıvermek. Ne kadar kolaydır karşımızdakini sevgimize inandırıvermek. Ne kadar kolaydır birşeylerin tıkandığı yerde "bu olmadı, bende şansımı başka sevgililerde denerim" diyebilmek. Seni Seviyorum................. Aramızda kaç kişi bu sözü söylerken inanarak söylüyor? Aramızda kaç kişi sevgiyi en gerçek ve en yalın haliyle duyumsuyor yüreğinde? Aramızda kaç kişi sevgisinin üzerinde menfaat tohumlarının yeşermesine izin vermeden sevmeyi becerebiliyor? Aramızda kaç kişi sevgisi uğruna, almadan vermeyi erdem sayıyor? Aramızda kaç kişi sevgisini tek bir kadına/erkeğe yoğunlaştırıp, “biri giderse diğeriyle idare ederim” zafiyetine düşmeden besleyebiliyor? Bizler sevmeyi yanlış öğrendik. Yanlış benimsedik. Sevmek; sadece sevgiliyle yatakta geçirilen birkaç saat demek değildir. Sevmek; sadece “işte yatak dışında da birlikteyiz” deyip, sağda solda gezinmek demek değildir. Sevmek; sadece sevgiliyi koluna takıp, çevreye caka satmak demek değildir. Sevmek; sadece patlamış mısır yiyerek ya da elele tutuşarak film seyretmek değildir. Sevmek; otomatiğe bindirilmişçesine sadece hafta içi, sadece hafta sonu, sadece belli saatlerde buluşmak değildir. Sevmek; "seviyorsa beni bırakıp gitmez, giderse zaten sevmiyordur" felsefesini savunarak sevgiyi kendi kaderine terketmek demek değildir. Sevmek; “O bana nasıl davranırsa, ben de ona öyle davranırım” demek de değildir. Sevgide yalan olmaz, rutin olmaz, menfaat olmaz, ihanet olmaz. Sevmek; bazen hiç sebepsiz, sırf sesini duymak için aramaktır. Sevmek; gecenin bir yarısında uyanıp “Seni Çok Seviyorum” mesajı yollayabilmektir. Sevmek; hiç beklemediği bir anda, hiç birşey demeden sarılabilmek, saçlarını okşayabilmektir. Bırakalımda sevgilerimiz temiz kalsın...

Futbol and sex..


* İkisinde de motivasyon neticeyi etkiler.

* İkisi de şifreli kanaldan yayınlanır.
* İkisini de duş paklar.
* İkisinde de skor önemlidir.
* İkisinin de magandası çekilmez.
* İkisinde de ofsayta düşülür.
* İkisinde de 'ilk kez milli' olunur.
* İkisinde de frikik vardır.
* İkisinin icrasi icin de tesis gereklidir.
* İkisi de nadiren ertelenir.
* İkisinin de profesyoneli köşe olur!!
* İkisinde de belli bir yaştan sonra jübile gereklidir. *
İkisi de ısınma hareketleri gerektirir.
* İkisinin de paralı yapılanında menajerlik sistemi vardır.
* İkisinde de sakatlanma riski vardır.
* İkisinde de arkadan müdahele ceza gerektirir.
AMA FUTBOLDA ELLE OYNAMAK YASAKTIR, SEXTE SERBEST :):)

Evlilik SAKIZ gibidir... :):)


|||evet mutluyum|||

Hiç bir zaman göründüğüm kadar güçlü olamadım... Aslında çoğu zaman göründüğüm kadar mutlu değildim.. İçimde fırtınalar kopsa bile, yüzümde hep acı bir tebessüm vardı... İnsanlar farketmedi, edemezdi.. Çünkü, en az onlar kadar kendimi de inandırmıştım yalancı gülüşlere... Sadece aynaya baktığım zaman görebiliyordum acı gerçeği...Onlar hep beni güçlü tanıdı, mutlu bildi, gülüşlerimle sevdi insanlar beni...Öyleydim çünkü... Yıkılmazdım, mutluydum ve herşeye inat gülüşlerim vardı benim... Ta ki seni tanıyana kadar........Seni tanıdım, kendimi tanıyamaz hale geldim... Benliğimi almıştın sanki... Eski "Ben" den eser yoktu.. Acı çektim, geceleri sessizce ağladım sadece yastığım ıslandı..Sadece soğuk duvarlar dinlediçkıımı... Haykırışlarım müzik notalarında kayboldu.. Kimse duymadı, bilmedi...Duysa da bilse de, inanmazdı kimse... Çünkü ben ağlamazdım..Acı çekmezdim.. Sevemezdim de... Çünkü ben küçüktüm...Ta ki, seni tanıyana kadar... Seninle ve kattığın şeylerle büydüğümü anladım... Çünkü ilk defa kalbim acı çekti, gözlerim gözyaşlarıyla tanıştı.. Kulaklarım hep seni anlatan müzikler aramaya başladı...Kalemi ilk defa elime alıp seni anlatmaya çalıştım..Yalnız kalmak istedim çoğu zaman... Oysa ben kokardım yalnız kalmaktan.... Ve ilk defa yalan söyledim.. Oysa yalanı da bilmezdim ben.. Temizdi benim dünyam saftı... Herkesi kandırdım ve kendimi de...Mutluluk maskemi takmış geziyorum ortalıkta.. Geceleri düşüyor gülüşüm yüzümden...Herkes beni mutlu biliyor... Eğer mutluluk buysa, evet mutluyum....

Erkegi Cildirtmak Bizim Isimiz!

Hatunlarin erkekleri avuçlarinda oynatmak için programlanmis bir toplumsal bilinçaltlari var. Bu kurallar her hatuna kadinlik hormonlariyla birlikte geçiyor, genetik olarak devam ediyor. Kadin genlerindeki kodlarin sifrelerini çözdügünüzde karsiniza çikan liste söyle:

1. Asla gerçekten düsündügün seyi söyleme. Asla!
2. Her zaman anlasilmaz ol.
3. Aylar evvel tartisilmis bir konuyu gündeme getir, hir çikar. Yillar
evvelki bir olayi gündeme getirerek devam et.
4. Erkegin her sey için özür dilemesini sagla.
5. Agla ve "Hep senin yüzünden" de.
6. Adamin çantasina, elbisesinin cebine, arabasinin torpido gözüne
üzerinde "Seni seviyorum" yazan notlar birak.
7. Erkegin gözlerinin içine bak sonra bir kahkaha at, adam ne oldugunu
anlayamasin, bir kahkaha daha at.
8. Agla.
9. Adam "Güzel gözlerin var" dediginde "O kadar mi" diye sor.
10. Her yere ve her seye geç kal. Adam gecikecek olursa bas bas bagir.
11. Regl döneminin cinayeti affettici unsur olabilecegini anlat.
12. "Bilmem anlatabiliyor muyum" de adamin gözlerine bak, sonra adamin
soyleyecegi her seye "Anlamamissin" cevabini ver.
13. Babanin silah koleksiyonundan, abinin kara kusak karateci
oldugundan bahset.
14. Ailedeki herkes bana "Prenses" der diye anlat.
15. Eski erkek arkadasinin göbegi olmadigini her firsatta söyle.
16. Tuvalete gruplar halinde git. Asla yalniz basina birsey yapma.
17. Bagimsizlik bir zaafiyet isaretidir, anne baba evinde oturmaya
devam et.
18. Agla.
19. "Bil bakalim canim ne istiyor" diye sor, bilemediginde azarla.
20. Herseyi dakikasi dakikasina planla, sonra asla o plana uyma.
21. Kiz arkadaslarini eve cagir balkonda avaz avaz "Kapi açik, arkani
dön ve çik" diye sarki söyle.
22. Adamin konusmasini "E leri açik söyleme" diye kes.
23. "Kilo mu aldim" diye sor, cevabi beklemeden tereyagli ekmegi
yemeye basla.
24. Agla.
25. Fikralarin sonunu unut.
26. Sadece arkadas grubundaki erkeklere merhaba de ve onlari
birbirlerine düsür.
27. Adamin giyimine sürekli karis, üç dakikada bir "Dik yürü" diye
uyar.
28. "Neyin var senin" sorusuna "Madem anlamiyorsun ben de
soylemiyorum" cevabini ver.
29. Adamla ilgileniyor gibi görün, o sana ilgi duydugu anda azarla.
30. Bes saniyelik bir sessizlik oldugu anda "Ne düsünüyorsun" diye
sor.
31. Saçlarinin uçlarini düzelttirdiginde, adam farketmezse bütün gece
somurt.
32. Insanlarin sürekli kafasini karistir.
33. "Meclis'te kadin kotasi" fikrini aç, bütün gece bu konuyu anlat,
baska konuya geçmek isteyenleri "Maço" ilan et.
34. Agla.
35. Kizarmis patatesleri erkegin tabagina koy, bunun bir sevgi
gosterisi oldugunu söyle, sonra "Sen biraz kilo aldin" de.
36. Tuzluga bak ve adama "Bu tuzluk sana neyi hatirlatiyor" diye sor.
Adam bilemediginde "Daha dogru dürüst tanismiyorduk bile... Ben senden tuz istemistim, tuzlugu verdiginde küçük parmagin küçük parmagima degmisti" diye anlat ve "Aramizdaki elektrik bitti" de, tuvalete git. Döndügünde masada sampanya yoksa olay çikar.
37. Agla.
38. Kulaginda kac delik oldugunu sor, bilemezse eski sevgilinin
bunlarin hepsini bildigini anlat.
39. Gece klübünde kapidaki korumalarla tartis, sonra yanindaki erkege
"Bir sey yapsana" de ve bekle.
40. Agla.
41. Bu listeyi adama oku, dudaklarinda bir gülümseme baslangici oldugu
an olay cikart!

made in fth



çok sevdim bi arkadaşımın çalışması süper demi ooo onda daha neler var
[bu arada bunu çaldım yaa ben]
yakında benimm resmimi koyucam şuan yapım aşamasında tabiki made in fth ;))

20 Nisan 2007 Cuma

BASİT YAŞAMAK

Basit yaşayacaksın.
Mesela susayınca su içecek kadar basit.
Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
tek bir düğme, tek bir cümle gibi;
sevince lafı dolandırmadan söylediğin
“seni seviyorum” gibi.
Basit bir öpücük yetecek sana;
basit sıcak bir öpücük
ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
o öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.
Kabak çekirdeği verecek sana
rakamların veremediği mutluluğu.
El yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak
en değerli kağıdın;
hep yanında taşıdığın,
atmaya kıyamadığın.
İki harekette giyiniverecek,
iki harekette soyunuvereceksin.
Kısacık olacak uyanman
ve yola çıkman arasında geçen süre;
kısacık olacak
sıcacık kollara dolanman
ve yolculuklara çıkman arasında geçen süre.
Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını;
bakışların bile anlatabilecek kendini.
Beklentilerin de basit olacak.
Kaf Dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar.
Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;
ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana
en ucuz aşk romanını.
Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.
Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.
Bir kaşarlı tost olacak aradığın
nasıl oturacağını bilemediğin sofrada;
parmakların olacak en kıymetli çatalın.
Yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri.
İskender’in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.
Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana
kontrplak bir gitarda, doğru basılmış bir
“fa diyez”in mutluluğunu.
Makyajın ilk “a” sına kadar bilmen yetecek.
Temizlik kokacak en pahalı parfümün
“Bilmiyorum” diyebileceksin bilmediğinde
ve çok normal olacak onu da bilmeyişin.
Tek dereden su getirmen yetecek,
bir “istemiyorum” diyebilmeye.
Ne durduğu farketmeyecek abanın altında.
Saatin, sadece saati gösterecek;
Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın.
Küçük bir not defteri olacak bilgini en hızlı sayan.
Basit yaşayacaksın, basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi
basit...

Dünya Bir Ayna Gibidir...

Meşhur piyanist Arthur Rubisnstein konserlerinden birinde küçük bir kızın hatıra defterini imzalamakta tereddüt ediyormuş. Ellerinin çok yorulmuş olduğunu ileri sürerek, küçük kızı başından savmaya çalışmış. Kız, tereddüt etmeden şöyle demiş: "Ellerinizin ne kadar yorgun olduğunu biliyorum ama inanın benim ellerimde, sizinkiler kadar yorgun." Arthur Rubinstein anlayamamış ve nedenini sormuş küçük kıza; "Alkışlamaktan.." demiş küçük kız.. Karşınızdaki size değer veriyorsa eğer, siz de ona değer vermekten hiç korkmayın. Ama onun için değeriniz yoksa ya da onun değer listesindeki yeriniz listenin sonlarına doğruysa korkun ona değer verirken.. Dünya bir ayna gibidir; siz onu gülümseyerek karşılarsanız, o da size gülümser...


En Sevdiğim Yazilarin Başindadir Bu Alinti Onun Için Değeriniz Yoksa Yada Sonlardaysa Listedeki Yeriniz Korkun Ona Değer Verirken...

babam seyrediyor...(tüylerim diken diken oldu)

Ortaokulda okuyan ve kısa bir süre önce annesini kaybeden genç,babasıyla birlikte yaşıyordu. Babasıyla aralarında çok güzel bir dostluk vardı.Genç okulun futbol takımındaydı.Takımdaydı ama, ufak-tefek yapısı ve tecrübesizliği sebebiyle hoca ona bir türlü maçlarda görev vermiyordu. Bu yüzden her zaman yedek kulübesinde otururdu. Buna rağmen babası hiçbir maçını kaybetmez ve her zaman ayağa kalkar tezahürat yapardı. Liseye başladığında yine sınıfın en sıska öğrencisiydi.Fakat babası onu hep futbol oynamaya teşvik etti;bununla birlikte,e?er istemezse oynamayabileceğini de belirtti.Delikanlı futbolu seviyordu ve takımda kalmaya karar verdi.Her idmanda elinden geleni yapıyor takımın as oyuncusu olmaya gayret ediyordu.Ama sürekli yedek kulübesinde oturmaktan kurtulamadı. İnançlı babası tribünde her zaman ki yerini alıp oğlunu desteklemek için tezahürat yapmaya devam ediyordu. Genç üniversiteye başladığında futbol onun için önemini kaybetmeye yüz tuttu,ama yine de elinden geleni yaptı.Herkes onun okul takımına giremeyeceğinden emin olsa da o bunu başardı. Takımın antrenörü onu listeye dahil ettiğini,Çünkü her idmana yüreğini koyduğunu ve takımın diğer üyelerini de şevke getirdiğini itiraf etti. Takıma girebildiği onu o kadar heyecanlandırdı ve sevindirdi ki , soluğu en yakın telefon kulübesinde aldı ve babasına müjdeyi verdi.Onun bu ba?arısına sevinen baba mutluluğunu paylaştı ve kendine maçların sezonluk biletlerini göndermesini istedi. Üniversitede dört yıl boyunca hiçbir idmanı kaçırmayan genç, ne yazık ki hiçbir maçta oynayamadı. Futbol sezonunun sonlarına doğru,büyük bir eleme maçının idmanı için sahaya çıkmaya hazırlanan gencin yanına, elinde telgrafla antrenörü geldi.Delikanlı telgrafı okuyunca ölüm sessizliğine büründü.Güçlükle yutkunarak hocasına şunları söyledi "Bu sabah babam ölmüş izninizle bu gün idmana gelmesem?" Hocası onun şefkatle boynuna sarıldı ve "bu hafta dinlen evlat" dedi. Ve cumartesi günkü maçada gelmeyi aklından geçirme." Cumartesi geldi çattı,ama okul takımının durumu hiçde iyi değildi. Maçın sonlarına doğru sessizce bir kişi soyunma odasına girdi,formasını ve futbol ayakkabısını giyip sahanın kenarına çıktı. Babası ölen ufaklıktı bu! Antrenör ve oyuncular bu azimli arkadaşlarını bu kadar kısa sürede tekrar aralarında görmekten son derece şaşkındılar.. Hocasının yanına giden genç "Lütfen izin verin oynayayım" dedi. "Bu gün oynamak zorundayım." Hocası önce onu duymamış gibi davrandı. Böylesine zor bir eleme maçında takımının en kötü oyuncusunu sahaya çıkarmasına imkan olmadığını düşünüyordu.Ama genç o kadar ısrar etti ki,sonunda ona acıyan hocası razı oldu: "Peki,oyuna girebilirsin." Gencin oyuna girmesinin üstünden çok geçmemişti ki,hem hoca,hem oyuncular hem de arkadaşları gördüklerine inanamadılar.Daha önce hiç oynamamış bu meçhul ufaklığın her hareketi harika attığı her pas isabetliydi. Karşı takımın oyuncuları onu durduramıyordu. Koşuyor pas veriyor, savunmaya geçiyor ve maçın yıldızı gibi parlıyordu.Sonunda gencin takımı aradaki farkı kapattı,nihayet atılan gollerle de beraberliği yakaladı.Ve son saniyelerde ufaklık topu tek başına sürükleyip herkesi geçti ve galibiyet golünü attı.Maç bitmişti,okulun taraftarları sevinç çığlıkları atıyor,arkadaşları ufaklığı omuzlarında taşıyordu. Seyirciler stadyumu terk ettikten,oyuncular duşlarını alıp soyunma odasına boşalttıktan sonra,takımın hocası ufaklığı bir köşede tek başına sessizce oturduğunu fark etdi.Yanına gidip "Evlat,inanmıyorum.Bu gün bir harikaydın" dedi. "sana ne oldu bunu nasıl yaptın anlat bana " dedi. Hocasına bakan genç gözleri dolu dolu şunları anlattı:
"Babamın öldüğünü biliyorsunuz. Peki onun gözlerinin görmediğini de biliyor muydunuz?" Delikanlı güçlükle yutkundu,Gülümsemeye çalıştı. "Babam bütün maçlara geldi.Çünkü görmediği halde beni desteklemek istiyordu. Ve ilk defa bu gün beni görebilirdi. Ben bu fırsatı kullanmak ve oynayabildiğimi ona göstermek istedim!!!!!"
Alıntıdır!!Çok etkilendiğim için eklek istedim....